Göbeklitepe’nin büyük kardeşi: Karahantepe

Göbeklitepe’ye 40 km mesafedeki Karahantepe’nin geçmişi 11 bin 500 yıl önceye dayanırken, kazı heyetinden İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, Milliyet’e yaptığı açıklamada, “Göbeklitepe’ye benzer buluntular ile karşılaştık. Çok sayıda dikilitaşın üst kısımları  görülebiliyor. Kazı yapmadan bile hava fotoğraflarında görülen dikilitaş sayısı 300’e yakın. Her yapıda 14 dikilitaş olduğu düşünüldüğünde, alanda 25 yapının izleri ayırt edilebiliyor. Tarihi 10 bin yıl öncesine dayanan Göbeklitepe’de 10-12 dikilitaş var” dedi.

Keçilitepe olarak da adlandırılan bölgenin tıpkı Göbeklitepe gibi dünyanın en görkemli, en gizemli, en şaşırtıcı coğrafyası olacağını belirten Prof.Dr.Karul, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izinleri ile İstanbul Üniversitesi tarafından yürütülen kazılara yerli ve yabancı çok sayıda uzman katılıyor. 2019 çalışmaları Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Şanlıurfa Turizmi Geliştirme A.Ş. tarafından da destekleniyor. 1995’te başlayan Göbeklitepe kazıları ilk yıllarda sadece arkeologlar arasında heyecan uyandırmıştı. Yıllar sonra National Geographic gibi uluslararası yayınlarda yer aldığında hem dünyada hem de Türkiye’de tanınır oldu. 2018 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı ve 2019 ‘Göbeklitepe Yılı’ ilan edildi. Henüz yıl tamamlanmadı ancak ziyaretçi sayısı 350 bine ulaşmış durumda. Göbeklitepe’nin uyandırdığı heyecan henüz başlamışken buraya 40 kilometre kadar uzaklıkta bulunan Karahantepe’de (Keçilitepe) Göbeklitepe’dekilere benzer buluntularla karşılaştık” diye konuştu.  

Tarihi 11 bin 500 yıllık

Tek Tek Dağları üzerindeki Karahantepe’de 1 Eylül’de başlayan kazılarda bölgenin Göbeklitepe ile çağdaş katmanlara sahip olduğunu anladıklarının altını çizen Prof. Dr. Karul, şu bilgileri paylaştı:

“Bölgenin tarihi yaklaşık 11 bin 500 yıl öncesine dayanmakta. Göbeklitepe kültürü için bazı uzmanların tapınak olarak adlandırdığı, bazılarının ise özel ya da kamusal yapı olarak tanımladığı yuvarlak planlı yapılar tanımlayıcı bir özellik. Genelde bu yapıların duvarlarında eşit aralıklarla yerleştirilmiş T biçimli 12 dikilitaş ile merkezde karşılıklı duran daha büyük iki dikilitaş ile karşılaşılıyor. Duvar boyunca oturma sekilerine sahip bu yapılar bir çukurun içinde inşa ediliyor ve işlevleri bittikten sonra da büyük bir olasılıkla insan gibi gömülüyorlar. Benzeri özelliklere sahip yapılarla Suriye ve Irak’a yayılan geniş bir bölgede karşılaşılsa da T biçimli dikilitaşların olduğu örnekler sadece Harran Ovası’nın çevresinde karşımıza çıkıyor. Başka bir deyiş ile bu durum Şanlıurfa Neolitik (Yeni Taş Çağı) kültürlerine has bir özellik.”