seo danışmanlığı uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Erman Toroğlu’dan sert sözler! Hakemler üçe ayrılır….

14.04.2020 - 10:34    google-news - ABONE OL

[section]>Hakemler üçe ayrılır: Namuslular, namussuzlar ve korkaklar.Erman Toroğlu’dan sert sözler! Hakemler üçe ayrılır: Namuslular, namussuzlar …

[section]>

Hakemler üçe ayrılır: Namuslular, namussuzlar ve korkaklar.Erman Toroğlu’dan sert sözler! Hakemler üçe ayrılır: Namuslular, namussuzlar ve korkaklar

A Spor yorumcusu ve Fotomaç Gazetesi yazarı Erman Toroğlu, Fotomaç’taki köşesinde geçmişteki iddialarla ilgili bomba bir yazı kaleme aldı. Toroğlu “Hakemler; namuslular, namussuzlar ve korkaklar olarak üçe ayrılır.” dedi.

Rahmetli Metin Kurt, yazdığı “Çizgideki Gladyatör” kitabında bana soruyordu, “Ey Erman Toroğlu, sen futbol alemindeki çok şeyi biliyorsun. Niye konuşamıyorsun?” diye… Çünkü zamansız öten horozun kellesini erken koparırlar Sevgili Metin…

Futbol alemindeki sahtekarlar, üç kağıtçılar puan hırsızları önce hukuktaki maddeleri okur, sonra hırsızlık yapar, sonra ‘minareyi çalan kılıfını hazırlar’ misali seni yer! Onun için bunlarla çok dikkatli mücadele etmek lazım Metinciğim

Bir kasa içinden çürük elmaları atmazsanız bütün kasayı çürütürsünüz” dedim diye ben tam 1 yıl ceza aldım Sevgili Metin… O çürük elmalardan bazıları hala bu camiada. Zamanı gelince ben de senin gibi bir kitapla bunları tek tek yazacak, anlatacağım..

Metin Kurt… Yıllar önce, Ankara Güneşspor’dan, ligin etkili takımı PTT’ye transfer oldum. Uludağ’da kamp dönemi geçirdik. Sonra işler uzadı, amatör-profesyonel mukaveleler derken ben Güneşspor’a geri döndüm. Bir sene sonra da Ankaragücü’ne gittim. Metin Kurt’u o yıllardan tanırım. Çok düzgün bir insandı, idealistti. Yıllar sonra o Galatasaray’a transfer oldu. Hatta çok enteresan bir fotoğrafımız vardır bizim… “Yayla Kartalı Erman, Metin’in sırtında” başlığıyla yarışmaya giren efsane foto muhabiri Hüseyin Kırcalı, bu fotoğrafla dünyanın en iyi spor fotoğrafı ödülünü aldı. İnönü Stadı’nda bir maçtı… Ama Metin Kurt ile bizim bağlarımız koptu. Karşılaşmadık.

ZAMANLAMA ÇOK ÖNEMLİ
Yıllar sonra Metin, “Çizgideki Gladyatör” diye bir kitap yazdı. O kitapta da bana seslenmişti, “Ey Erman Toroğlu sen bu futbol alemindeki çok şeyi biliyorsun ama çok şeyi konuşmuyorsun, konuşamıyorsun. Niye konuşmuyorsun?” diye benden hesap sormuştu. Sevgili Metin… Şu anda beni duymuyorsun ama ben hissettiğini zannediyorum. Her şeyi, her zaman konuşamıyorsun işte. Evet çoğu şeyi biliyorsun ama o konuşmayı zamanında yapman lazım. Eğer konuşmaları zamanında yapmazsan senin kelleni uçururlar, bir de üstüne haksız olursun. Bizim futbol aleminideki sahtekarlar, üç kağıtçılar, puan hırsızları önce hukuktaki maddeleri okurlar, sonra bu hırsızlıkları yaparlar. Hani “minareyi çalan kılıfını hazırlar” ya onun gibi Metinciğim. Onun için de bunlarla çok dikkatli mücadele etmen lazım. Daha da enteresan olan şey Metinciğim; bunların spor basınında kalemşorleri vardır. Bu sahtekarlar, onlarla ortak çalışırlar ve bunlar maalesef, geçmişleri mümkün olduğu kadar temiz olan insanları karalamakla görevlidirler. Metinciğim… Senin ne demek istediğini biliyorum ama zamanında o işi yapmazsan, çoçuk bile olmuyor. Hani ‘timing’ (zamanlama) denen bir olay var ya, ona dikkat etmek lazım. Çünkü bu ahlaksızlar, senin etrafında gezerler, seninle yemek yemek konuşmak isterler sana yanaşırlar. Bunları tanırsan zaten yanına yaklaştırmazsın Sevgili Metin.

YOLUMU NASIL KESTİLER?
Şimdi ben bu yazıyı neden yazıyorum? Gazetelerde bazı yazıları okuyorum. Enteresan, enteresan beyanatları ve yorumlar var. Sevgili Metin, ben hakemlik alemine İstanbul’da oynanan bir maçtan sonra girmeye karar verdim. Bunun için futbolculuğu bıraktım. Niyetim bu alemin içini temizlemekti. Tabii yapabileceğim kadar… Metinciğim, daha yukarıları çıkarken, yani klasmanları atlarken benim yolumu kesmek istediler. Alt kümeye düşürdüler. Bana Hilmi Ok sahip çıktı, yukarıya taşıdı. Benim önüm açıldı ve FIFA hakemi oldum. Ama FIFA hakemi olana kadar fazla sesim çıkmadı. Neden? O zamanlar ‘sabah erken öten horoz gibi’ ötseydim, benim kesin boynumu koparırlardı.

BEN NASIL CEZA ALDIM?
Ne zaman FIFA hakemi oldum, sonra mücadeleye başladım sevgili Metin. Ama bu mücadeleyi kademe kademe yaptım. Sen çoğunu bilmiyorsun… Bu alemde çok çürük elmayı kasadan attım Metin. Bu çok çürük elmayı kasadan atarken verdiğim beyanatlar yüzünden o zamanki MHK Başkanı tarafından disiplin kuruluna da verildim ve 1 yıl ceza yedim. Türkiye’de maç satanlar bile bu cezayı almadılar Sevgili Metin. Sonra bu ceza 6 aya düştü. Beni neden ceza heyetine gönderdiler biliyor musun Sevgili Metin? “Bir kasa elmanın içinden çürükleri atmazsanız bütün kasayı çürütürsünüz” dedim diye… Çünkü benden evvel ve benim zamanımda çok çürük elmalar vardı bu camiada sevgili Metin. Senin de bildiğin gibi… Şimdi bunlar konuşuyorlar sevgili Metin. Nereye kadar konuşurlar bilmiyorum?

HAKEMLER ÜCE AYRILIR: NAMUSLULAR, NAMUSSUZLAR, KORKAKLAR
Sevgili Metin… Hakemlik yaparken, 1991’de Cavit Çağlar’ın baskısıyla Doğru Yol Partisi’nden milletvekili adayı oldum Mersin’de… Rakibim Aydın Güven Gürkan’dı. O kazandı. Ben kontenjandım. Aydın Abi de kontenjandı. ‘Aydın Abi’ diyorum çünkü üniversiteden benim hocamdı Aydın Güven Gürkan. Eğer o seçimi kazansaydım spor bakanı ben olacaktım. Ben kazanamayınca Spor Bakanı Mehmet Ali Yılmaz oldu. Cavit Çağlar sağ, orada, isteyen sorabilir. Mehmet Ali Yılmaz, spor bakanı olduktan sonra TFF’nin özerkliği konusunda çok mücadele verdi Allah’ı var. Kavga dövüşlü kongrelerde yumruğu masaya vurdu, doğru işler yaptı. Ama Mehmet Ali Yılmaz, bir gün dedi ki; “Bu hakemleri kura ile maçlara vereceğiz.” O zaman TFF Başkanı Şenes Erzik, MHK Başkanı Ertuğrul Dilek… Bu, son derece yanlış bir uygulamaydı. O zaman milletvekili olan Yusuf Namoğlu ve Özcan Oal ile ben spor bakanlığına giderek hem M.Ali Yılmaz’ı tebrik ettik, hem de hakemlerin bu torbaya girme olayının ne kadar yanlış olduğunu anlattık. Ama Mehmet Ali Yılmaz dinlemedi, hakemleri torbaya soktu.

HAKEM TAVŞAN DEĞİLDİR
Hakemler torbaya girmez, çünkü hakemler tavşan değiller! Hakemin bir kişiliği şahsiyeti vardır. Her maçın hakemi de ayrıdır. Hiçbir hakem aynı maçı yönetemez. Bu bilgi, görgü, tecrübe ve kalite işidir. Ama Mehmet Ali Yılmaz ısrar etti ve hakemleri torbaya soktu, birer tavşan gibi. Mutlak onun da bir bildiği vardı. Çünkü Mehmet Ali Yılmaz, bu futbol alemini ve özellikle hakem alemini çok iyi bilen bir insandır. Kimin ne olduğunu sorun, size net cevap vereceğini zannediyorum. Bakınız! Kamuoyunda bunlar konuşuluyor ama ben bu işlere girmek istemiyordum. Yıllardır futbol aleminin içindeyim. Futbolculuk, hakemlik, televizyon ve gazete… Hakem alemindeki bireyler üçe ayrılır. Namuslular, namussuzlar, korkaklar (kişiliksizler) diye üç gruba ayrılır. Mecburi girdim çünkü Metin’in o cümlesi bana çok koydu. “Niye konuşmuyorsun Erman” diyordu. Sevgili Metin, bunları daha sonra açık açık, senin kitabın gibi bir kitap haline getireceğim. İçinde yaşadığım, bildiğim her şey olacak. Ama şimdi ben yüzeysel olarak bazı şeyleri yazacağım. Hakem alemi enterasan bir alemdir. Ben bu aleme, bu alemin içinde değişiklik yapmak için girdim. Yaptığımı da zannediyorum. Peki tamamını yapabildim mi? Hayır… Şimdi televizyonda ve gazetede elimden geldiği bu işlerin doğru olması için mücadele veriyorum. Bakınız, Şenes Erzik torbayı hiç istemedi. Çünkü o zaman hem TFF Başkanı’ydı, hem de UEFA’da etkili görevleri vardı. Şimdi ben bu konuşanlara bazı şeyler söyleyeceğim.

BUYRUN SİZE BİR KAÇ ANI
Hakemlerin torbadan çekildiği o zamanlar, arkadaşım olan ve Fenerbahçe’de de yöneticilik yapan Hayri Yazıcıoğlu bana telefon açtı. Dedi ki; “Ermancığım, bu haftaki Trabzon’da oynayacağımız maça Fenerbahçe olarak senin hakem olmanı istiyoruz. Çünkü seninle oradaki maçta biz 50/50 oynarız. Çoğuna güvenmiyoruz. Ama seninle mağdur olmayacağımızı düşünüyoruz, o yüzden seni istedik” dedi. Ben de kendisine “Bu hafta benim maç sıram yok. Boş gözüküyorum. Ayrıca biliyorsun ki hakemler torbaya giriyorlar. Kurayla çekiliyor. Ben kuradan çıkmayabilirim” diye cevap verdim. Bana “Sen dalga mı geçiyorsun? Maçın hakemi sen olacaksın, biz seni istiyoruz!” dedi ve kapattı.. Hayri Yazıcı hala sağ, sorabilirsiniz. Evet ben o maça atandım ve gidip yönetttim. Hatta Trabzonspor kazandı, hem de üç farkla… Sene 1988… Trabzon’da şampiyonluğu ilgilendiren çok bir maç var. Trabzonspor-Beşiktaş ile oynuyor, hakemi benim. Yardımcı hakem Vahap Beyaz’ın kafası iki kez yarıldı, en sonunda Beşiktaş lehine bir penaltı çalınca 1 nolu yardımcı hakem Hüseyin Karaca’nın kafasına sustalı bıçak atıldı. Maçı tatil ettim. Yani başımdan çok şey geçti. Türkiye’de yıllarca enteresan işler oldu. Ama bakıyorum, bu işlerin içinde olanların bazıları utanmadan hâlâ konuşabiliyor. Mesela size bir misal daha vereceğim; 1991-92 sezonu Türkiye Kupası finali çift maçlı oynanıyor. Bursa, Trabzonspor’u ilk maçta sahasında 3-0 yenmiş. İkinci maç Trabzon’da… Dönemin MHK Başkanı, Ahmet Çakar’a tebligat yapıyor, yardımcı hakemlerin ismini vererek “Maça siz gideceksiniz” diyor. Ama ne hikmetse maça bir gün kala Ahmet Çakar maçtan alınıyor, bir başka hakem aça gidiyor. O zamanki MHK Başkanı’na soruyorum. Bu tayinlere nasıl karar veriliyor, nasıl değişiyor?

KUM SAATİ GİBİ OLMAMAK GEREK
Bakınız! Hürriyet Gazetesi’nde bir yazı okuyorum. Erman Toroğlu ile Ahmet Çakar’ın, TFF Genel Kurulu’ndaki üyelikleriyle ilgili… Saygıdeğer kamuoyu… İnsanlar geçmişleriyle anılırlar. Bakın Metin Kurt için neler yazdım; namuslu adamdı, idealleri uğruna mücadele etti ve öldü. Hiç kimse Metin Kurt’a bir şey söyleyemez. Ben ve Ahmet Çakar, yurt dışında idare ettiğimiz maç çokluğuna göre şu anda TFF Genel Kurul üyesiyiz. Olabilir, yarın bizler çıkacağız, başkaları girecek. TFF Kongre üyeliği benim için çok da önemli bir şey değil. Ben şu anda spor yazarlığı ve TV yorumculuğu yapıyorum.

TENKİT EDİLEMEZ Mİ?
Ayrıca TFF Genel Kurul Üyesi’yiz diye TFF’nin aldığı her karara, her harekete ‘evet’ mi diyeceğiz? Tenkit etmeyecek miyiz? Siz kendi müessesinizi, üyesi olduğunuz federasyon, dernek ya da kurumu tenkit etmezseniz, başkalarını tenkit etmeye hakkınız olmaz! Size şunu net söyleyebilirim; Ahmet Çakar’ı eski tanırım. Ortaklıklarımız oldu, ticari hayat değil. Beni de, Ahmet’i de beğenirsiniz beğenmezsiniz. Şunu belirtmeliyim; Kendim hakkında bir şey söylemem yanlış olur, onu kamuoyu değerlendirir. Ama Ahmet hakkında şunu net söyleyebilirim; Ahmet’in para ile pulla işi olmaz. Namuslu adamdır. Bazı konularını hiç beğenmem. O da biliyor neler olduğunu. Ama para- pul konusunda tek laf söylemem ve söyletmem. Ben de, Ahmet de genel kurul üyesi olsak ne olur, olmasak ne olur! Ama bazılarına göre benim ve Ahmet Çakar’ın Türk spor basınında yer alması tehlikeli. Son derece haklılar. Çünkü onların su yollarını kesiyoruz. Doğru veya yanlış, beğenirsiniz beğenmezsiniz konuşuyor ve yazıyoruz.

HER YÖNE DÖNEBİLİR!
Sonuçta ‘KUM SAATİ’ değiliz. Bizi döndürüp döndürüp, üç dakikayabeş dakikaya kullanamazsınız. O ‘KUM SAATLERİ’ saunalarda olur, istediğiniz gibi döndürürsünüz veya yumurta pişirirken kullanırsınız o KUM SAATLERİNİ. Sarısı kayısı kıvamında mı olsun, rafadan mı olsun diye belirlemek için. Yani istediğiniz yöne çevrilir bunlar! Dip Not: Sevgili Metin… Nur içinde yat. Seni çok sevdim ama şunu unutma. Bu ahlaksızları isim olarak yazar kullanırsan, çıkarlar seni mahkemeye verirler. Teleferik gibi hem karşıdan kazanırlar, hem de benden. Anladın mı şimdi sevgili Metin. Nurlar içinde uyu!


Bu Haberi Paylaş
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.