Sinemalarda bu hafta – 17 Ekim 2020

Bina

Seksenli ya da doksanlı yıllarda izlediğimiz distopik filmlerdeki hemen hemen çoğu şeyi hatta bazı açılardan fazlasını bile yaşadığımız bir çağda, distopik film çekme fikriyle yola çıkmak hayli iddialı bir arzu aslında. Üstelik çok uzun zamandır aynı hükümet tarafından adeta tekelden yönetilen bir ülkede… Zira özellikle karantina günlerini de düşünürsek her gün bir distopik filmin içinde uyandığımızı ya da bir kâbus gördüğümüzü düşündüğümüz süreçte bu anlamda bir film, biz seyircileri ne kadar şaşırtabilir. Yani farklı olarak ne anlatarak bizi şaşırtabilir? Bu nedenle yönetmen ve senarist Orçun Behram’ın Toronto Film Festivali’nin Keşif Bölümü’nde dünya prömiyerini yapan, daha sonra ise 56. Uluslararası Antalya Film Festivali ve 39.İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma seçkisinde seyirciyle buluşan “Bina” filmi, tüm bu soruların içinde buluyor kendini. Zira Behram, korku öğeleriyle de..

Polaroid

Halka ile Son Durak serisinin atmosferini yaşatan Polaroid filmi lisede dışlanan Bird Fitcher’ı temel alıyor. Bird günün birinde eski bir fotoğraf makinesi bulur. Polaroid türü bu fotoğraf makinesi çok hoşuna gider. Ancak kısa bir süre sonra makinede bir şeylerin yanlış olduğunu anlar. Kimin fotoğrafını çekse, çektiği kişiler trajik ölümler yaşamaktadır. Genç kız ve arkadaşlarının hayatta kalabilmek için bir günden az zamanları vardır ve lanetli makinenin sırrını çözmek zorundalardır…

Geriye Kalanlar

Cami, kocasından boşanmasının ardından kızı Aster ile kendisine yeni bir hayat kurar. Çocuk kitapları yazan Cami, genç kızının ergenlik sorunlarıyla mücadele etmeye çalışır. Bu sırada eski kocasının ani ölümü Cami ve kızının hayatının değişmesine neden olur. Eski kocasının kalp krizi geçirerek vefat etmesinin ardından ikinci eşi Rachel ve kızı Cami’nin yanına taşınır. Bu beklenmedik olay sonrası Cami ve kızı Aster’i zor günler beklemektedir. Bu dörtlüyü birbirine bağlayan tek kişi artık hayatta değildir, ancak onların hayata tutunmaları ve birbirleriyle geçinmeleri gerekiyordur.

Tek Başına

Genç bir kadın olan Jessica, kocasının kaybı ile büyük yıkıma uğrar. Kocasının yokluğuna alışmakta zorlanan Jessica, acısının üstesinden gelebilmek için şehirden kaçmaya karar verir. Kendisine yeni bir hayat kurmaya çalışan Jessica, yeni taşındığı şehirde gizemli bir adam tarafından kaçırılır. Kendisini doğanın ortasında izole bir kulübede kilitli bulan Jessica, buradan kaçmanın yolunu arar. Ancak Jessica sadece kendisini kaçıran kişiden kaçmaya çalışmakla kalmaz aynı zamanada vahşi doğada hayatta kalmak için mücadele eder.