celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

OHAL’de KHK ile ihraç edilenler: Sivil ölü haline getirildik

01.11.2019 - 11:06    google-news - ABONE OL

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişimisonrasında ilan edilen …

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişimisonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal’de (OHAL) Kanun Hükmünde Kararname’ler (KHK) ile 125 bin 800 kişi işlerinden ihraç edildi. Mesleklerinin kendilerine tanıdığı bütün hukuki ve özel haklardan mahrum bırakılan KHK’lılar, “Sivil ölü” haline getirildik” dedi.

“Özgürlük anlayışımın düzenle uyuşmaması benim ihraç edilmemi meşru kılmaz”

7 Şubat 2017’de çıkarılan 686 sayılı KHK ile ihraç edilen binlerce isimden biri 18 yıl öğretmen Bülent Yıldız. Kürt ve muhalif olduğum için ihraç edildiğini söyleyen Yıldız, mesleğine geri dönebilmek için başvurduğu OHAL Komisyonu tarafından haksızlığa uğradığını dile getirdi. “Kürt olmak, insan olmak elbette muhalif olmayı gerektirir. Özgürlük anlayışımın bu düzenle uyuşmaması benim ihraç edilmemi meşru kılmaz” diyen Yıldız’a göre, çıkartılan KHK’ler düzenin ötekileri ve demokrasiyi  tanımadığının kanıtı.

“Gözdağı verilmek istendi”

Tapu memuru iken 29 Ekim 2016’da KHK ile kamu görevinden ihraç edilen Maşuk Öztekin de, o dönem aynı zamanda Yapı-Yol Sendikası temsilciliği yapmış. İhraç edildikten sonra herhangi bir sigortalı işte çalışamadığını anlatan Öztekin, özel ders verip, yine ailesi ve arkadaşlarının desteği ile geçinme çabasında. KHK’larla sorgusuz, sualsiz şekilde insanları işlerinden atarak “gözdağı” verdiğini ifade eden Öztekin, “Topluma korku ve çürümüşlük dayatılarak, bir kabullenme sürecine girildi” diye yakındı. 

“Her şey daha da yaşanabilir bir ülke adına…”

Öğretmen Songül Tunçdemir de 7 Şubat 2017’de çıkarılan 686 sayılı KHK ile mesleğinden ihraç edildi. İhraç edildiğinde hakkında idari veya adli hiçbir soruşturma olmadığını söyleyen Tunçdemir, “idari tasarruf” adı altında maruz kaldıkları durumun demokrasi mücadelesini engelleme çabaları olduğunu kaydetti. İhraç edildikten sonra bir “suçlu” gibi kenara çekilmediğini vurgulayan Tunçdemir, “Yaptığım her şey yasal ve uluslararası sözleşmelere uygun. Her şey daha da yaşanabilir bir ülke adına. Hep kardeşlik ve eşitlik dedim. Çalışma koşulları iyileşsin ve halkımız daha iyi hizmet alsın. Doğa katledilmesin, iş cinayetleri olmasın, taciz tecavüz olmasın. Amacım bunlardı” dedi. 
 
Siyasi iktidarın hala tüm ötekilere düşman gözüyle baktığını belirten Tunçdemir, “Bizler haksızlığa tahammülü olmayan insanlarız. Haksızlıkları iliklerine kadar hissetmiş emekçiler ve bu ülkenin aydınları, ötekileri olarak doğru bildiğimiz yoldan ilerlemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

‘125 insan sivil ölü haline getirildi”

Rehber öğretmenlik yaparken 1 Eylül 2016’da çıkan 672 sayılı KHK ile ihraç edilen İlhan Koyu, KHK’lerle ihraç edilen 125 bin insanın “sivil ölü” haline getirildiğini vurguladı. Koyu, nasıl “sivil ölü” haline getirildiklerini ise şöyle açıkladı:
 
“Seyahat etme hakkımız elimizden alındı, pasaportlarımız iptal edildi, sağlıktan paralı olarak faydalanabiliyoruz. Bizler bu ülkede yaşayan ama iktidarın politikalarını eleştirdiği için vatandaşlıktan çıkarılmış insanlarız.” 
 
Türkiye’de hukukun sadece iktidar ve iktidar çevresi için geçerli olduğunu ve yine iktidar ve iktidar çevresinin zenginleştiğini dile getiren Koyu, eğitime, sağlığa ve halka bütçe ayrılmamasından yakındı. Koyu, her şeyin değersizleştiği bir ortamda toplumun baskıcı bir otoritenin varlığıyla karşı karşıya olduğunu kaydetti. Buna rağmen hak ve adalet yerini bulana kadar mücadele edeceğini söyleyen Koyu, “İktidar bizim suçlu olduğumuzu, darbe ile ilişkili olduğumuzu düşünüyorsa mahkemelerin önünü açsın yargılanalım. Kimin kiminle ilişkisinin olduğu ortaya çıksın” diye belirtti.

Bu Haberi Paylaş
ETİKETLER: , , , , ,
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.