seo danışmanlığı uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Enkaz düşük ve orta gelirliye kaldı

10.04.2020 - 8:28    google-news - ABONE OL

Uluslararası finans uzmanı ve ekonomist Dr. M. Murat Kubilay, hükümetin elindeki kaynakları 2019 yerel seçimlerine beka önemi atfederek …

Uluslararası finans uzmanı ve ekonomist Dr. M. Murat Kubilay, hükümetin elindeki kaynakları 2019 yerel seçimlerine beka önemi atfederek tükettiğini belirterek, “Ortaya çıkan enkaz maalesef bir kez daha düşük ve orta gelir grubuna kaldı” dedi.

Kubilay, telafi olarak hükümetin KOBİ’lere sermaye sağlaması, düşük gelir grubuna karşılıksız ödeme yapması gerektiğini söyledi. Kubilay’la corona virüsünün ekonomiye etkilerini konuştuk.

Birçok ülke vatandaşlarının hesabına para yatırdı. Bizde halktan destek istenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Corona Türkiye ekonomisini 3 ayrı koldan etkiledi. Önce küresel tedarik zinciri hasar gördü. Kısmi karantina sonucu önce üretim, gelir ve tüketim düştü.

Özel sektörün kredi bağımlısı olduğu bir dönemde bankaların reel ekonomiye olan itimadı da azaldı. Ortaya çıkan enkaz da maalesef bir kez daha düşük ve orta gelir grubuna kaldı.

Telafi olarak kamunun KOBİ’lere sermaye sağlaması, düşük gelir grubuna kira, fatura ve gıda için karşılıksız ödeme yapması gerekli. Bu destekleyici politikalar için gerekli kaynaklar 2019 yerel seçimlerine beka önemi atfedilerek tüketildi.

Bunun neticesi, üst gelir grubundan para dilenmek, kamu çalışanlarını zorunlu bağışa yönlendirmek ve tüm nüfustan dayanışma adıyla SMS bağışı beklemek oldu.

Para basmaktan başka çare yok diyorsunuz yani…

Piyasada artan para arzının enflasyonist etki yapması için ekonominin haddinden fazla dinamik olması gerekiyor. Öyleyse bunu telafi edecek düzeyde elektronik para basılarak ticari işletmelere ve zor durumdaki vatandaşlara aktarılması enflasyon yaratmaz.

Ancak Türkiye 437 milyar dolar dış borca sahip bir ülke yani yalnızca iç dengeyi değil dış dengeyi de göz önünde bulundurmalı.

Yoksa yabancı yatırımcı şunu sorar: Ekonomi yönetimi para basma işini yine plansız, orantısız ve şeffaflıktan uzak bir şekilde mi yürütecek?

Öyle olursa, bombanın elimizde patlamasına benzetebiliriz. Biz bu hikayenin sonunu 2018’den biliyoruz.

EKONOMİ DAYANMAZ

Büyük data, salgının haziranda ancak duracağını gösteriyor. Ekonomimiz buna direnebilir mi?

Dış finansmana erişim azaldı, bankalar krediye ikna edilemiyor ve fazla iç borçlanma bu faizlerle mümkün değil. Geriye tek yol kalıyor; para basmak.

Hükümete bu ancak 6 ay nefes aldırır. Kendi bekası için kamu kaynaklarını tüketmekten çekinmeyen hükümet, bu parayı günü gelince piyasadan çekmez.

Sonucu dolarda görürüz. Yeni bir kur atağına ekonomimiz dayanabilir mi? Hayır. İkinci yarı ve 2021’in ilk yarısı çok zor geçecek.

Dr. M. Murat Kubilay

Böylece reel sektörün kur zararı da katlanacak..

Hükümet Kredi Garanti Fonu kefaletiyle bankaları KOBİ’lere kredi vermeye teşvik ediyor ama son karar mercii bankalar. Geriye tedavi edici değil ağrı kesici politikalar kalıyor; ücretsiz izinliye maaş desteği gibi.

‘Limit bitti’ demek bahane

TOBB, bankaların “Limit bitti” gerekçesiyle işletmelerin kredi başvurularını geri çevirdiğini açıkladı. Bu zor günlerde başka neler yapılabilir?

Bunun ismi kredi tayınlaması. Yani piyasa faiz oranları 0 olsun ve merkez bankaları ticari bankalara yine 0 maliyetle kaynak sağlamış olsun fark etmez; eğer kredilerin vade günü geri ödenebileceğine inancı yoksa bankalar o kredileri vermez.

Siyasi baskı olduğu için bu gerçeği muhtemelen ne kredi başvurusu yapanlara ne de ekonomi yönetimine söyleyebiliyorlar. Haliyle yapay bir bahane olarak “Limit yok” diyorlar.

Ekonomik aktivitenin yeniden canlanacağına ilişkin bankalar ikna edilmedikçe bunun çözümü yok.

IMF bize ihtiyacımız olan parayı vermez

IMF’nin açtığı 1 trilyon dolarlık paketten biz de yararlanmalı mıyız?

Türkiye’nin IMF’yi istemediği yazılsa da işin aslı IMF’nin Türkiye’yi istemediğidir. Pandemi küresel krize dönüşürse tüm ülkeler üyesi oldukları IMF fonlarına erişebilir.

Türkiye talepte bulunursa olumlu cevap alır. Fakat açılan 1 trilyon dolarlık paketi belki 100 ülke paylaşacak.Dış ödemeler dengesi sorunlarımızdan ötürü ihtiyaç duyduğu döviz 80 milyar dolar olabilir.

Özetle, Türkiye’nin ihtiyacı olan para asla verilmez. Bunun altındaki miktarlar da pek fayda getirmediği gibi tipik IMF anlaşmalarının yol açtığı zararlara da neden olmaz.


Bu Haberi Paylaş
          google-news
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.