celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

YÜZLEŞME

İnsan kendisi ile ne zaman yüzleşmeye başlar? İnsanın hayatı anlaması ve sorumluluk üstlenmesi karar verebilir hale gelmesi 20 li yaşlara kadar gelebiliyor. İnsan olmak, evrensel değerlere sahip çıkmak, etik davranmak, dürüstlüğü esas alan bir prensiple yaşamak, iyi niyetini kaybetmeden samimi ve sevgi dilini kullanarak hayata rengini katmak gerekir. Yüzleşmeye gerek kalmayacak şekilde yaşamak esastır ama hatasız kul olmadığı gibi toplumlar da hatadan münezzeh değildir.

Reşit olduğumuz yaşlara gelirken, almış olduğumuz ahlaki eğitimin yanı sıra ailemiz ve çevremizin düşünce tarzı da çok belirleyici olabiliyor. Bu etkenlerden kurtulabilirse, kendi kararını vererek, tarafsız bir insan olma yolunu çizdiğini düşünebiliriz. Bu sefer geçmişten gelen birikimler ve kalıplar, gelenek devreye girdiğini görürüz. Geleneksel düşünceleri de aştığımızda önümüze korkuların yanı sıra önyargılar geliyor. Birey olarak yüzleşmesini yapmak isterken, sırtında taşıdığı yüklerle bulunduğu toplumun sorunlarına dahil olur. Aslında insanların kendileri ile yüzleşmesi, muhatapları ile bir araya gelmesi iletişim yetenekleri ile daha mümkün ve kolay iken, toplumsal yüzleşmelerin gerçekleşmesi çok zor görünüyor. Bu yüzden en başta iletişim yeteneği yüksek, sorumluluk bilinci taşıyan, insana ve doğaya saygılı, uzlaşmayı bilen, ortak yaşam kültürünü yürütebilecek, bireyler yetiştirmek zorundayız ki toplum ayakta kalabilsin.

Dünyadaki tüm ülkeler ve onların varlığını sağlayan toplumlar, eski yaşanılmış acı olayların gölgesinde,  sağlıklı yeni bir adım atmalarına engel oluyor. İnsanlar her yeni güne sıfırdan başlarken, tutum ve konuşmaları ile sorunlu davranışlarını bir miktar tedavi ederek, an azından daha kötüye gitmesini önlemiş olurlar. Toplumsal sorunlarda ise muhatapların bir araya gelmesi çok zor o yüzden sözcülerin temsil yetkisi ile sorunları masaya yatırarak yüzleşmeyi gerçekleştiren daha dürüst bir çözüm yaklaşımı sağlayacaktır. Toplumsal sorunlarda yüzleşmenin yapılabilmesi, barışın ve bir arada yaşama kültürünün de en temel taşıdır.

Peki yüzleşme ne sağlar? İnsanın ve toplumun rahatlamasını, kendi yüklerini boşaltmasını ve biriktirmeden sorunların çözülerek fay hatlarının onarılmasını sağlar. Böylece büyük kırılmaların yaşanmasını önler. Nesillerimizin barış içinde yaşamasının teminatıdır. Yeni ve gelecek nesillere, bir önceki nesillerin getirdiği yükün, bedelini ödetmesini önler.

Bir antropolog Afrikalı bir kabileden çocuklara bir oyun oynatır. Bir ağacın yanına meyvelerle dolu bir sepet koyar ve meyvelerin, sepete ilk ulaşacak kişinin olacağını söyler. Çocuklara koşun dediği anda çocuklar el ele tutuşup birlikte koşar ve meyveleri keyifle birlikte yerler. Antropolog içlerinden biri meyvelerin tümünü alabilecekken neden böyle yaptıklarını sorduğunda ‘’UBUNTU diğerleri üzgünken içimizden biri nasıl mutlu olabilir ki?’’ Diye yanıt verirler. UBUNTU kültüründe ‘’Biz olduğumuz için ben varım’’ anlamını taşımaktadır.

Toplumca, birlikte yaşama ve birlikte mutlu olma kültürünü öğrenmek zorundayız. Başkası mutlu değilken, diğerlerinin mutlu olması vicdan taşıyan kimseyi mutlu etmeyecektir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.