Haberem – Haberler, Son Dakika Haberleri ve Güncel Haber

ÜTOPYA

Olmayan anlamındaki ‘’ou’’ ile yer, ülke toprak anlamına gelen topos kelimelerinden oluşuyor ütopya. Daha baştan boş bir hayal gibi gözüküyor tanım olarak. Ama yine de insanlar var olan umutlarını yitirmemek adına öyle bir yerin olduğuna ya da öyle bir yönetim ve özgürlük anlayışı ve ümitle ulaşılacak bir nokta olduğuna inanıyorlar. İnsan umut demektir. Yeni doğan her bebek bu umudun taşıyıcısıdır.

Toplumsal kesimlerin kendilerine ait ütopik hayalleri vardır. Her kesim kendi birikimini bir hayalle besler ve onu iktidara getirdiğinde o ütopik dünyayı harcar. Osmanlıdan sonra yönetim olarak Cumhuriyet ütopyası gerçekleştirildi. Şimdiye kadar ülkemizde iktidar olmamış bir çevre bir toplumsal kesim kaldı mı? Çünkü her gelen kesim kendi ütopyasını gerçekleştirerek uygulayarak yedi ve tam bir mutluluk sağlayamadı. Gerçekte olan ise büyük kitlelerin hayalleri ve umutları hayal kırıklığı ile kapanmış oldu. Demokratikleşme, özgürleşme ve kardeşlik değerlerinin kazanması için ütopyamızı yenileyerek kurmalıyız.

Dünyada ve Türkiye de sosyal demokrat ve liberal ya da sağ ve muhafazakâr  iktidarlar az ya da çok iktidar erkini ellerinde bulundurdular. İktidar nimetlerini kullanarak topluma vadettikleri geleceği gerçekleştireyim derken kendi çevrelerine kazandırmaktan ve hayal kırıklığından başka bir şey elde edemediler. İnsanları memnun etmek çok zordur. Gerçek iktidar tüm vatandaşını evladı gibi görmek zorunda, sadece kendi taraftarlarını değil.

İnsanlık tarihi Platon ile Devlet ütopyasını kovalamış. Antik yunan ile demokrasi ütopyasını kurgulamış. İlk çağlarda yerleşik hayatın tarım toplumunun gerçekleşmesini, ortaçağda kendi elleri ile verdikleri özgürlüklerini feodal krallıkların elinden alma mücadelesi ile özgür toplum ütopyasını kurmuşlardır. Ortaçağ Avrupası’nda din tekelini kaldırma mücadelesi ile Reform ve Rönesans hareketleri ile yeniçağ hayallerini gerçekleştirmişler. Ancak bitmez, sonu olmayan bir yolun ütopik hayallerin devamında sanayi inkılabı ile daha çok üretmeye başlamışlar ancak çalışan işçi kesiminin sorunları daha belirgin olarak gün yüzüne çıkmıştır. Köle meselesi ve Afrika’nın çok kolay şekilde insan gücü ve emeğin sömürüsü hız kazanmış insanların sömürüsü bitmediği gibi ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynakları fütursuzca harcanmaya talan edilmeye başlanmıştır. Yeniçağın sonunda Fransız ihtilali ile imparatorluklar ve krallıkların sonu getirilerek milliyetçilik inkılabı ile meseleyi yerel milliyetçilikle ülkelerin kendi iç grupları arasında çözme gayreti oluşmuş. Ancak çok uluslu büyük güçler başta Amerika ile kurdukları uluslararası emperyal güçler ve ideallerle dünyadaki ulusal devletler arasında kendi rüyalarını gerçekleştirmek için kendi içlerinde kullanmaya başlamışlardır.

Kendi değerlerimize ait yerli ütopyamızı oluşturmalıyız. Ya da kuracağımız ütopya insanlığın idealleri ile çatışmamalı ki ileride birleşebilme başarısı göstererek ilerlemeye katkı sağlasın. İnsanlığın karşısına yeni bir kavga ve engel oluşturmasın.

İnandığımız değerlere göre konuşup, çıkarlarımıza göre davranmamalıyız ki dünya insanlık değerlerine karşı bir ters akım oluşturmayalım.

Exit mobile version