Patlamış mısırınızı nasıl alırdınız; Cinemaximum’lu , Cinemaximum’suz?
Ben çok keskin, tavizsiz, katı, net ve pazarlıksız şekilde “sinemada mısır yenmez!” diyen tarafta yer almakla birlikte, soruya “AVM sineması da almayayım canım” diye cevap vermek istiyorum. Ancak meselemiz bu değil.
Ocak ayında kanunlaştırılan ancak 1 Temmuz 2019’da yürürlüğe giren yeni sinema yasasının 13’üncü maddesine göre ‘Sinema salonu işletmecileri, yapımcı / dağıtımcı onayı olmadan indirimli bilet (halk günü / öğrenci indirimi vb.) satışı yapamaz.’
Hal böyle olunca, 36 şehirde 97 sinema işletmesine ve 848 salona sahip sektörün tekeli CGV Mars Entertainmet Group, bu maddeyi göz önünde bulundurarak indirimli bilet uygulamasına son verdi. Birçok kişi, ki bunların çoğunluğunu bu işin en büyük mağduru olan öğrenciler oluşturuyor, sosyal medya hesaplarından indirimli bilet uygulamasının kaldırılmasına tepki gösterdi. Buna ek olarak, Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyelerine verilen ücretsiz biletler de artık verilmeyecek. Konuya dair BirGün Gazetesi’ne konuşan SİYAD Sekreteri Ali Deniz Şensöz ise, SİYAD olarak henüz ortak bir karar almadıklarını belirterek, yeni uygulamanın yasadaki açıklıkla alakalı olduğunu söylemiş.
Kanunda yer alan diğer madde ise filmlerin öncesinde ve arada gösterilen reklam süreleri kısalmasına dair. Buna göre, film öncesinde gösterilen reklamlar 10 dakikayı, fragman gösterim süresi 5 dakikayı geçemeyecek, film arası 15 dakikayı aşamayacak.
Hatırlarsanız geçtiğimiz Aralık ayında Mars Group’un kurumsal ilişkiler direktörü Aslı Irmak Acar ile oyuncu&yönetmen&komedyen Cem Yılmaz arasında bir tartışma yaşanmıştı. Aslı Irmak Acar, dağıtım şirketleriyle yönetmenler arasında yaşanan bu konuya dair Hürriyet’ten Cengiz Semercioğlu’na röportaj vermiş ve “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmazlar çıkar, onlar film çekmezse çekeni bulacağız. Seyirciyi filmsiz bırakmayacağız” şeklinde bence maksadını epey aşan ifadeler kullanmıştı. Pekiyi “Biz bu noktaya nasıl geldik?” diye soracak olursanız, izninizle hatırlatma babında filmi biraz geriye saracağım.
Yılmaz Erdoğan son filmi “Organize İşler 2: Sazan Sarmalı” filmi için erteleme kararı almıştı, buna gerekçe olarak da yapımcılarla Mars Cinema Group’un arasındaki ‘promosyonlu biletler’ anlaşmazlığı gösterilmişti. Film yapımcıları, haklarının verilmediğinden, bilet fiyatlarının mısır-meşrubat promosyonlarıyla sürekli yükseltildiğinden şikayet ediyordu.
Yılmaz Erdoğan “Biz kararlıyız, Türk sinemasını bir şekilde kurtarmak zorundayız. Görüşmelerimiz devam ediyor. Bir mutabakat metni hazırladık, film dağıtım ve sinema işletmeleri ile toplantılar yapıyoruz” demişti.
Cem Yılmaz “Emek verdiğimiz filmlerin en adaletli şekilde seyircisiyle buluşacağı günü bekliyorum. Film bizim, film sizin. Mısıra değil filme bilet alan milyonlarca seyircimize sorumluluğumdur” ifadelerini kullanmıştı.
Şahan Gökbakar “Evvelki günlerde ve özellikle bugün yapımcılar ve sinema işletmeleri arasında anlaşmazlıklar olduğu ve yapımcıların filmlerini çıkmama kararı aldığı yönünde haberler basında geniş yer almıştır. Bu haberlerde şirketimiz Çamaşırhane Film, Şahan Gökbakar ve 2019 yılında vizyona girmesi planlanan Recep İvedik 6 filmiyle ilgili çeşitli yorum ve ifadeler bulunmaktadır. Tüm sinema işletmeleri ve şirketimiz arasında devam eden müzakere süreçleri henüz sonuçlanmadığı için şirketimiz tarafından alınmış kesinleşen bir karar bulunmamaktadır.” demişti.
Mars Group ise “Yapımcıların bilet parasından istediği pay artışı 12.5 liralara kadar yükseliyor. Bu noktada en ucuz sinema biletinin ücreti 30 TL’leri bulmak zorunda kalacak” diyerek kendi savunmasını yapmıştı.
Mars Gruop’un bu savunması yapımcı ile seyirciyi karşı karşıya getirir mi diye düşünsek de gözardı edemeyeceğimiz bir gerçek var , ister beğenelim ister beğenmeyelim, sinemamızda seyirciyi salona çeken isimler yukarıda isimleri zikredilen şahıslardır ve pek tabii onların filmleridir. 2019’un 7.ayındayız, yani Temmuz’da, henüz Şahan Gökbakar ve Cem Yılmaz’ın filmleri vizyona girmedi. Cem Yılmaz’ın filmi “Karakomik Filmler” için vizyon tarihi Ekim olarak gösterilirken, Şahan’ın filmi için tarih henüz belli değil. Yılmaz Erdoğan ise filmini önce, iki haftalık süre için sinemada vizyona sokmuş, sonra üçüncü hafta itibariyle vizyonda gösterimi devam ederken aynı zamanda paralı platform olan Netflix üzerinden de yayımlatmıştı. (Bu süreçten habersizdik ve hepimize sürpriz olmuştu!)
Gökbakar ve Yılmaz da artık yavaş yavaş sinema salonlarından eli ayağı çekilen seyirci için paralı platformları tercih edebilirler. Seçeneklerimiz elbette Cinemaximum ya da paralı platformlarla sınırlı değil. Filmi sinema perdesinde izlemek isteyen seyirci alternatif salonları keşfetmekte zorlanmayacaktır. Şahsen ben sinemaya gidecek olduğumda AVM sineması dışında kalan, girişi sokaktan/caddeden olan bağımsız sinema salonlarını tercih ediyorum yıllardır; Kadıköy Sineması, Rexx, Beyoğlu ve Atlas Sinemaları gibi…
Cinemaximum salonlarından birinde müdür olan bir arkadaşımla bu yazım vesilesiyle telefonlaştığımda adeta içini döktü, kendisinin şikayetini emsal değerinde sayıyorum, çünkü genel olarak ve kaçınılmaz olarak bu grubun salonlarındaki seyirci sayısı hızla azalmakta. Ayrıca Facebook’ta dahil olduğum bir sinema grubum var, bu grubun üyeleri zaman zaman toplaşır beraber film izleme etkinliği düzenler. Geçen hafta, izleyecekleri film için bilet fiyatının en uygun olduğu sinema salonlarını yazışıyorlardı, elbette Cinemaximum’u liste dışı bırakarak. Nihayetinde seyircinin maksadı filmi izlemekse izleyeceği yeri bir şekilde buluyor. “Seyirciyi filmsiz bırakmayacağız” diyerek güya tavrını seyirciden yana kullanıyormuş gibi gösteren “tekelci-mısırcı yetkililer” de bu gidişatın sonunda ”Seyirciyi filmsiz değil, salonlarındaki filmlerini seyircisiz bıraktıklarını” idrak edip bir şekilde orta yolu bulmak için harekete geçeceklerdir. Çünkü seyirciyle zıtlaşılmaz!
yazımdaki gizli mesaj; Mısır yemeyin, film izleyin! 🙂 İyi seyirler olsun…