celal yıldız uzaktan eğitim bodrum haber katılım bankası kdv iadesi
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

DÜNYA KAOSU VE ÇÖZÜM

Barış dini İslam ve barış temsilcisi Müslüman, kendi çevresinde ve dünyada barışı, huzuru, güzel yaşamayı ve yaşatmayı savunan insan demektir. İslama girişin prosedürü yoktur, evrensel kanunlar gibi kendiliğinden her an işler. İslam ve barış yer çekimi kanunu gibidir. Dünyadaki düzen her şeyi barışa doğru çeker ve çekmek zorundadır, sonuçta her şey ne kadar kaos yaşansa da huzura ulaşır. Doğa her şeyi bozulduğu andan itibaren iyileştirici bir süreçle yenileyerek düzeltir ve yoluna koyar. Barışı savunup çevresine iyilik güzellik yardımlaşarak sevgi dili ile yaşadığında mümin, kin nefret ve savaşı saldırganlığı uyguladığında barışı örten, kapatan, gizleyen dayattığında ise derecesine göre günahkar ve riyakar olarak lanetlenir. Dünyada insanlığı kurtaracak olan her zaman olduğu gibi iyi ve faydalı işler yaparak duyarlı hassas davranan kötülüğe paratoner açan insanlardır. Kötülük, radyoaktif sızıntı gibidir. Yaklaşmanız bile hücrelerinizi kanser yapamaya, genetik yapımıza zarar vermeye ve o atmosferden yara almaya yeter.

Gazneliler devletinin en büyük ve değerli hükümdarlarından biri olan Sultan Mahmut Hindistan’a çeşitli seferler düzenlemişti. Bu seferlerden birinde çok şiddetli bir direniş ile karşılaşmış, zafer kazanacağından şüpheye düşmüş. Tam bu zor durumda iken Allah’a şöyle yalvarır:

– Ey Rabbim, bu savaştan galip çıkarsam, aldığım bütün ganimetleri yoksullara dağıtacağım.

Sonunda Sultan Mahmut galip geldi ve çok kıymetli ganimetlere sahip olur. Gazne’ye döndüklerinde elde ettikleri bütün ganimetleri yoksullara, muhtaçlara dağıtmaya başlar. Fakat bazı vezir ve komutanlar araya girip; Aman Sultanım ne yapıyorsunuz, bunca değerli ganimetler, altınlar, inciler fakir fukaraya dağıtılır mı? Hem onlar bunların kıymetini ne bilecek? Üstelik devletin hazinesinin bunlara ihtiyacı var. Sultan Mahmut bunu Allah’a verdiği sözün gereği olarak yaptığını, kendisi için bir adak olduğunu söyler. O zamanda Gazne’de yaşayan, doğruyu ve hakkı kellesi pahasına söylemekten çekinmeyen alim ve fazıl büyük bir zat vardır. Sultan Mahmut onu çağırtıp durumu anlatır ve fikrini sorar. O büyük zat şöyle der: Sultanım bunda kararsızlığa düşecek bir taraf yok. Çok basit bir tercih karşısındasınız. Eğer Allah’a bir daha işiniz düşmeyecekse hemen adamlarınızın dediğini yapın, ganimetleri hazineye koyun. Ama Allah’a tekrar işiniz düşecekse verdiğiniz sözü tutun, adağınızı yerine getirin, ganimetleri yoksullara dağıtın.

Din, evrensel insan haklarına saygılı, ayrımcılıktan uzak, tüm insanları eşit kılan, torpili adam kayırmacılığı, haksızlık veya yanlış yapan öz kardeşin bile olsa cezasını almasını savunup yanlış karşısında susmayan, insanlığa faydalı olan tüm işleri tavsiye eden, bilimi araştırmayı çalışmayı gayreti öne alan, ahlaklı olmayı sağlayan, ruhu besleyen ilkeleri savunsa da tüm bu saydıklarımızı yapmayıp davranışı bozuk insanların ağzında, günahında boğulan ruhu kirlenmiş hale gelmiştir. İnsanlara başkalarını sömürmeden yaşamayı sağlayacak, her alandaki sömürüyü kesmek isteyen bir anlayış kurmak zorundayız. Temel ilkelerini kaybetmesinin nedeni kaynağından uzaklaşması ve düşünmeden değerlendirmeden insanca vicdanını devre dışı bırakmasıdır. Yobazlığı kokuşmuşluğu durağanlığı önleyecek olan tek şey yenilik ve yenileşmeye karşı durmadan hayatı yönlendirebilmektir. Allah’ın eli, açlıktan ölmek üzere olan bir bebeğe, ya da savaşta öldürülmekte olan, sivil masumların çığlığına, duyarlı olarak ihtiyaçtan fazlasını çevresine dağıtabilen, ruhu kirlenmemiş insanların, uzattığı eldir. İnsan iç dünyasının yansıması olduğu için, öz ve içerik çok iyi ve ahlaklı beslenerek yetiştirilmelidir.

Dünyadaki çocukları öldüren,  sadece kendi lüks yaşamını başkalarının ölümü üzerine kurmayı düşünen, savaşları körükleyen hiç vicdan taşımayanların kötülüğünü de durduracak olan dünyadaki tüm adaletsizliklere yine kendi içlerinden çıkacak olan vicdanlı, barışçıl birlikteliklerdir. İnsan hayatı vicdanlardaki acıma duygusuna bırakılmayacak kadar önemlidir. İnsanlığın düzelmesi vicdanlara terkedilmeyecek kadar değerli olsa da bu hareket ilhamını ve gücünü aklımızdan, ruhumuzdan ve vicdanlarımızdan almaktadır.

İnsanoğlu çamurdan yaratıldığını ispatlarcasına o kadar çamur ve bulaşık davranışlar sergiliyor ki nefret etmemek kınamamak mümkün değil. Ancak bu pis ve çirkef tavırları düzeltecek olan da yine biz insanoğlu olacak. Ama çok zor ve imkansız gibi gözüken bir mücadele verdiğimiz de ortada.

İnsanız ve insanca bir düzen kurmak zorundayız. Yeni bir medeniyet yaratmak sorumluluğumuz var. Gelecek nesillere de namus borcumuzdur. Bu kutsal değeri insan cevherini kırmadan incitmeden, başkalarına da ezdirmeden hoşgörü ve kardeşçe tüm dünya milletleriyle bir arada yaşamanın formülünü bulmak zorundayız. Şuanda aslında dünya kıyameti yaşıyor.Dünyada cehennemi yaşatanlar cehennemden kurtulamayacaklar dünyada da pişmanlık ve azapla yaşayacaklardır. İnsanları kan dökmekten uzaklaştıracak, manevi şiddet dilini de bırakmak zorundayız. İnsan hayatı vicdanlardaki sadece acıma duygusuna bırakılmayacak kadar değerlidir. Başkalarının niyetini yargılamadan kendi niyetlerimizi sürekli gözden geçirmeliyiz.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
20 Temmuz 2019
18 Temmuz 2019
3 Temmuz 2019
27 Haziran 2019
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.