DÖNÜŞÜM MUHTEŞEM OLACAK!
“Dönüşüm sadece bedenleri etkiliyordu, zihinleri değil .”
Ben Kirke, Madeline Miller
Madeline Miller’in Ben Kirke isimli kitabını okumadım, sosyal medyada tesadüfen gördüğüm ve kitapta geçen bu sözden ilham alarak, bu haftaki köşe yazımda, günümüzün en takıntılı konularından birine kısaca yer vermek istedim…
Dönüşüm, değişim, revizyon, adına her ne derseniz deyin; yerleşik, alışık, ezber bozamayan ve konforunun dışına çıkamayan insanoğlunun en zor yapabildiği ve hatta belki de hiç yapmaya cesaret edemediği bir hareket… Aslında baktığımızda, bunu yapabilenler kendini bu kısır döngüden sıyırabilip, yaşamın onlara sunduğu kareden, dışarıya adım atabilenlerdir. Ancak burada ayırt etmemiz gereken sadece fiziksel ve estetik kaygıyla sırf çevresine karşı; adına da değişim denilen, tek tip insana dönüşmeye giden bir yola girmek olarak algılanmamalı…
İşte bütün bu değişim, önce zihinden; yani olması gereken noktadan başlamalı…
Son zamanlarda şekilciliğin ön plana çıktığı, tek tip bir estetik algının ortaya servis edildiği; herkesin bu pastadan payını almak adına gerekirse acı cektiği gerçeği ile iç içeyiz. Birbirinden pek farkı olmayan, yani özgünlükten çok uzak bir benzerlikler girdabında boğuluyoruz.
Ayrıca çevremizdeki insanlarla bir araya geldiğimiz anda, selam dahi vermeden, bedenlerimizle alakalı yorumlarla sohbete başlamamız artık kaçınılmaz bir hal aldı. Karşı tarafı ne derecede rencide edebileceğini düşünmeyen ve bunu belki de hiç sorgulamayan kişiler haline dönüştük kim bilir? Çünkü etrafımız daha çok bu yöne kanalize olmamız için çabalayan uyaranlar ile dolu. En göze çarpanı da, bir çoğunu çok da gerçekçi bulamadığım sosyal medya hesapları… Bu algı bizi yönetmemeli aslında. Bu durumun içinden kendimizi sıyırmamız çok önemli….
Karnımdaki kasları kuvvetlendirirken beynimdeki kaslar niye boş dursun? Aldığım ve verdiğim kilo beni niye bu kadar yönetsin?
Çevremi bu konuda olur olmadık söz sahibi yapmayı kendi adıma bırakmalıyım…
İşte bu sorgular ile asıl dönüşüme yani içsel olana başlayabiliriz…
Ben öncelikle, kişinin zihinsel olarak kendini çok ileriye taşıyabilmesinden yanayım. Çünkü insan kendini bu yönde geliştirirse, ardından yapılacak her türlü fiziksel değişim kendi açısından özgün ve daha sağlam temeller üzerine oturabilir. Ne yaptığını ne söylediğini bilen; öncelikle zihinsel kaygılar duyabilen bu kısmı revize etmiş; bunu da pozitif anlamda çevresine yansıtan özgün bireylere dönüşmenin daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.
Kendiyle ve çevresiyle barışık, ne kendini ne de bir başkasını sadece estetik kaygılar içerisinde değerlendirmeyen bireyler olabilmek, bedeniniz kadar zihnimizin de sınırlarını zorlamamızla mümkün …
Kendinizle barışık ve sağlıklı nice zamanlar…