Demokrasi, Cumhuriyetin iradesinin bir üst adımı olarak çoğulcu bir yönetim anlayışıdır. Kelimeler çok önemli farkları da içeriyor, kendi içerisinde. Çoğunluklu ya da çoğulcu dediğimizde çok fark da bulunmuyor gibi görülebilir aslında. Tabi ki kelimeler önemli değil desek de , yaşadığımız gerçekler daha ön planda. İnsanlar kelimelerle düşünür ve düşüncelerle şekillenen hayatımız da bizi insanca ya da insani kusurlu davranışlarımızı çok belirgin ortaya koymaktadır.
Çoğunluğun gücü dediğimiz zaman, o toplumda bulunan ve çoğunluğu ele geçirmiş olan güç birliklerinden bahsediyoruz. Bu birliktelikler her türlü menfaat ortaklığına da dayanabilir. Bu gücü fütursuzca da kullanabilirler. Burada güç dengesini sağlayacak olan hukuk ve evrensel insan haklarına dayalı yönetim anlayışı olmalıdır. İşte çoğunluklu olduğunda bunu sağlamak o adalet atmosferini oluşturmak ve sürdürmek mümkün olmayacaktır. Çoğunluklu dediğimizde gücü bir noktaya dayandırmış oluyoruz.
Çoğulculuk ise kendi içinde farklı çevrelerin az ya da çok farklı insan gruplarının oluşturduğu toplum birlikteliklerdir. Farklı bir çok gruplardan, düşüncelerden oluştuğumuz gerçeğini unutmamak gerekir. Aslında gruplar farklı olmasa da her insan doğası gereği farklıdır ve doğasında farklı renkler, düşünceler bakış açıları yatmaktadır. Aynılaştırmak toplumu ve insan zenginliğini de yok etmek demektir. Doğanın güzelliği de farklı renklerden farklı tür canlıların bir arada uyum içinde yaşamasından gelmektedir. Yok olan bütün türler doğanın da zamanla yok oluşunu hızlandırmaktadır. İşte bu ince farkı görerek, dayanağını desteğini ve yönetim anlayışını toplumu oluşturan tüm insan gruplarını gözeterek hassasiyeti sağlayacak dayanağını desteğini bir çok ortak gruplardan müşterek olarak almalıdır. İnsan da doğadan ilham alarak çoğulcu olmak zorundadır. Burada dikkat edeceği temel husus, uyum ve adaptasyon yeteneğini, barış ve huzur temelinde, mutlu etmek, ayakta tutmak ve güzel yaşatmak üzerine olmalıdır.